Mardin ülkemizin en eski
kentlerinden birisidir. Kentin tarihi M. Ö. 4500'li yıllara kadar uzanır ve
oldukça farklı kültürleri içerir. Suriye ile uzun bir sınırı olan bu kent, tek
tanrılı dinler ve farklı inançlar için çok büyük bir öneme sahiptir. Kentin
tarihi ve farklı havasını kente girer girmez hissedebilirsiniz. Zaten kent
genel olarak bir açık hava müzesi ve tarih kokan kent olarak tarif edilir.
Bilindiği gibi Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer alan Mezopotamya bölgesi ilk
yerleşik hayata geçilen ve dünyanın ilk kentlerinin bulunduğu bölgedir.
Mezopotamya içerisinde yer alan en önemli şehirlerden birisi de Mardin'dir.
Şehrin pek çok yerinden tarihteki ilk insan izlerinin bulunduğu Mezopotamya
Ovası'na bir göz atabilir ve tarih kokan bu kentin keyfini
çıkarabilirsiniz.
Komşu İller ve Ulaşım
Mardin kenti, ülkemizin Şırnak,
Batman, Diyarbakır ve Siirt kentleri ile sınır komşusudur. Kentin büyük bir
bölümü de Suriye ile sınır komşusudur. Taş işçiliğinin en çok geliştiği kentlerden
birisidir ve şehre girer girmez göreceğiniz taş evleri ile muhteşem bir kent
silueti sunar. Kentte bulunan hava alanı Mardin'e uçakla gitmek isteyenler için
bir fırsattır. Mardin'e doğrudan uçuşlar ise ancak İstanbul, İzmir ve
Ankara'dan yapılır. Karayolu ile ulaşım tercih edilecekse Şanlıurfa ve
Diyarbakır otobüsleri kullanılabilir. Bursa, Muğla, Adana ve Antalya'dan da
Mardin'e karayolu ile ulaşım mümkündür. Karayolu için Gaziantep otobüsleri de
tercih edilebilir. Yol uzun sürse de karayolu da hem yolu izlemek ve buradaki
diğer illerin içinden geçerken manzarayı izlemek için güzel bir
seçenektir.
Mardin'de Nerede Konaklanır?
Mardin aslında her yıl çok sayıda
yurt dışından gelen turisti ağırlar. Özellikle dinler tarihi ve İlkçağ
medeniyetleri için önemli bir yer olduğundan dolayı her yıl çok kişi bu kenti
ziyaret eder. Kent, özellikle Süryaniler ve Ermeniler için önemli bir
merkezdir. Bu durum Mardin'de çok sayıda otel, apart ve farklı konaklama
seçeneklerinin gelişmesini sağlamıştır. Mardin'e gelecek olanlar
kesinlikle konaklama sorunu yaşamaz. Hemen her bütçeye uygun ve oldukça lüks
konaklama mekanları da bulabilir. Ancak şehir en çok taş evleri ile ünlüdür.
Daha sonradan apart ya da butik otellere dönüştürülmüş olan taş binalarda
konaklamanız da mümkündür. Günlük, haftalık ya da aylık taş bir villa
kiralayabilirsiniz. Eğer otantik bir konaklama mekanı ararsanız bu
seçeneği değerlendirebilirsiniz. Küçük ve butik oteller de en güzel
konaklama seçenekleri arasındadır.
Gelelim Mardin'de mutlaka görmeniz
gereken yerler arasında fazla yer vardır. Ayrıca bu kente yolu düşenlerin
görmesi gereken çok sayıda tarihi bina da vardır. Özellikle dini yapılar
açısından dopdolu bir kent olan Mardin'in kültürel zenginliği her göreni
etkilemiştir. Bu yüzden mekanları tanıtmaya geçmeden önce şehrin özellikle
tarihi ve dini binalar açısından çok zengin olduğunu ve kültür turizmi için
ziyaret edilmişse görülmesi gereken yerlerin çok sayıda olduğunu belirtmemiz
gerekiyor. Mardin'de diğer hiçbir kentte bulunamayacak kadar çok sayıda han,
hamam, kilise ve manastır bulunur. Özellikle Süryani mimarisi ve tarihi
araştırmacıları için çok zengin fırsatlar sunan bir kentimizdir.
Deyrulzafaran Manastırı
Mardin'e gelenlerin kesinlikle
görmeden gitmemesi gereken en önemli tapınaklardan birisi Deyrulzafaran
Manastırı'dır. Dünya üzerindeki en önemli tarihi binalardan birisi olan bu
manastır M. S. 5. yüzyılda güneşe tapan bir uygarlık olan Süryaniler
tarafından inşa edilmiştir. Manastır daha sonra çeşitli binalarla desteklenmiş
ve daha geniş bir yapıya dönüşmüştür. Bölgede yetişen safran bitkisinden ötürü
sarılaşmış olan taşlardan yapılan bu binanın mimarisi ve işçiliği her göreni
etkiler. İlk inşa edildiğinde sadece Güneş Tapınağı adı verilen bina varken
daha sonra Romalılar manastıra önemli katkılarda bulunmuştur. Romalı mimarlar
bu manastıra Kubbeli Kilise ve Meryem Ana Kilisesi'ni ve Azizler Evi'ni
eklemiştir. Bu bina çok uzun yıllar boyu çok önemli bir eğitim merkezi olarak
kabul edilmiş ve bulunduğu bölgeyi kültür ve eğitim alanında daha da önemli bir
yer haline getirmiştir. Bulunduğu yer de bütün Mardin Ovası manzarasını gördüğü
için her yönüyle hayranlık uyandıran bir yapıdır. Meopotamya Ovası'nın şahane
manzarası için mutlaka Deyrulzafaran'a bir çıkmalısınız.
Mardin Kalesi
Ülkemizdeki hemen her kentin bir
kalesi bulunur. Ama diğer ismi Kartal Yuvası olan Mardin Kalesi kadar çok
sayıda medeniyete beşiklik etmiş bir kaleyi daha göstermek zordur. Tarihin en
eski uygarlığı olan Sümerlilerden itibaren bu kale, Asur, Babil, Roma, Pers ve
Bizans imparatorluklarına tanıklık etmiştir. Bu medeniyetlerin her biri bu
kaleyi kenti savunmak ya da ele geçirmek için ziyaret etmiştir.
Selçuklular, Safeviler ve Osmanlılar da bu kalede çeşitli galibiyet ve
mağlubiyetler yaşamıştır. Şehrin en güzel yerlerinden birisinde konumlanmış
olan kaleyi görmeden şehirden ayrılmamanızı tavsiye ederiz. Kaleye çıkıp da
Mardin'e bir bakmadan buradan ayrılmamalısınız.
Mezopotamya Dara Harabeleri
Mezopotamya kentleri ilk
uygarlıkların yerleştiği kentler olduğu için burada yer alan bütün kent
harabeleri tarihçiler için inanılmaz zenginlik sunan kaynaklardır. Dara ise bir
yeraltı antik kentidir. Nusaybin ilçesine yarım saat uzaklıkta olan bu kenti
gezmek için bir turist rehberinden yardım almalısınız. Su sarnıçları, köprüler,
değirmenler ve tiyatrolarla dolu olan kentin üç büyük dine de merkezlik
etmiş olan büyük bir nekropol'ü bulunuyor. Etrafı surlarla çevrili olan bu
kentte pek çok yapı kayalara oyularak inşa edilmiş. Kentin henüz küçük bir
bölümü ortaya çıkmış olduğu için, halen Dara'da yapılması gereken pek çok
inceleme vardır. İlk olarak Persler tarafından inşa edilmiş olan bu kente aynı
zamanda Mezopotamya'nın ya da Güneydoğu Anadolu'nun Efes'i adı veriliyor. Tıpkı
Efes'teki gibi bir mermer yolu ve agorası bulunan kentin nekropol alanında kaya
mezarları da bulunuyor. Pek çok derinlikte bulunan mezarlar da dini açıdan
önemli isimlerin oturtularak ve yüzleri doğuya bakacak şekilde gömüldüğü
biliniyor. Bunun nedeni Hrıstiyan inancında önemli bir yeri olan Mesih’in
doğudan tekrar geleceğinin inanılmasıdır. Dara antik kentinde Süryaniler,
Persler, Aramiler ve Yunanlılardan kalma kitabeler de görülüyor.
Zinciriye Medresesi
Mardin deyince akla gelen bir
diğer önemli dini bina ise Zinciriye Medresesisir. Bu medresenin Sultan Melik
zamanında inşa edildiği düşünülüyor ve yaklaşık olarak 1500 yıllık bir tarihi
geçmişi var. Artuklu hükümdarı Sultan Melik İsa ve Timur'un
ordusunun burada karşı karşıya geldiği ve medresenin önemli tarihi
olaylara tanıklık ettiği de biliniyor. Sultan Melik savaşta yenik düşünce de
buraya hapsedilmiş. Medresenin doğusunda ve batısında yer alan dilimli kubbeler
ve anıtsal portal ile birlikte görkemli manzarası karşısında buraya
hapsedilmeyi kim istemez diye düşünebilirsiniz. Geniş bir avlu, cami ve üst
katındaki birçok odadan oluşan bu medresenin en önemli özelliklerinden birisi
inşa edildiği taşların ışığı tutmasıdır. Çok az bir ışıkla bile bütün
medresenin iç aydınlanmasını sağlayan bu taşlar medrese inşa edilirken
Kapadokya'dan özel olarak getirilmiş. Üst kattaki odacıklar zamanında çok
önemli birer eğitim merkezi imiş. Bir diğer ilginç özellik ise medresenin ses
sistemidir. Yine aynı taşlar sayesinde medresenin avlusunda geniş bir alana
sesin yayılması sağlanmış.
İzozel Kilisesi
Mardin'deki en güzel taş
binalardan ve taş işçiliği örneklerinden birisi olan İzozel Kilisesi de Midyat
ilçesinin Altıntaş Köyü'nde bulunuyor. Bu kiliseyi görüp de taş işçiliğinden
etkilenmemek mümkün değil. Konum olarak köyün en yüksek yerine inşa edilmiş
olan İzozel Kilisesi'ni görmenizi de kesinlikle öneriyoruz. Zaten Mardin merkez
haricinde görmeniz gereken ilçelerden en önemlisi de Mdiyat'tır. İzozel
Kilisesi de burada bulunan çok sayıda kiliseden bir tanesidir.
Mor Gabriel Manastırı
Midyat Mardin'in en önemli
ilçelerinden birisidir ve tarihte Süryanilerin anavatanı olarak geçer. Bu
ilçede yer alan bir diğer çok güzel ve etkileyici yapı ise Mor Gabriel
Manastırı'dır. Bu kilisenin yaşı 17 yüzyılı geçer. İlk yapımına Süryaniler
tarafından başlanmıştır ve M. S. 397 yılında Mor Şemun tarafından inşa edilmeye
başlandığı bilinmektedir. Ancak inşa süresi aynı zamanda Bizanslılar tarafından
da devam ettirilmiştir. Midyat'ın kesme taşları ile inşa edilen bu yapı ikinci
Kudüs olarak adlandırılıyor ve hem Süryaniler, hem de Hıristiyanlar için çok
önemli bir bina. Rahiplerin meskeni ya da evi olarak çevrilebilecek olan
Süryanice Deyrulumur kelimesi de manastırın bir diğer ismidir. Ama daha sonra
önemli bir aziz olan Mor Gabriel ismini yedinci yüzyılda almıştır. Manastırın
içerisindeki Büyük Kilise ve Theodora Kubbesi her görenin hayran kaldığı
yapılardır. İçerisinde yer alan Azizler Evi de bölgedeki en büyük anıt
mezarlardan bir tanesidir.
Kasımiye Medresesi
Yapımına Artuklular zamanında
başlanmış ve tamamlanması da Akkkoyunlular tarafından yapılmış olan Kasımiye
Medresesi de Mardin'deki en eski yapılardan birisidir. Bu medrese de yaklaşık
yedi yüz yaşındadır. Mardin'deki pek çok kilise gibi kesme taşlarla inşa
edilmiştir. Kubbeleri, iki katlı yapısı ve geniş ve açık avlusu ile içine
girdiğiniz andan itibaren sizi başka bir zamana götürür. İçerisinde bir türbe
ve caminin de yer aldığı medresenin avlusunda bir çeşme ve büyük bir havuz da
bulunmaktadır. Genişliği ve içerisinde bulunan çok sayıda odası ile birlikte buranın
zamanında sadece bir medrese değil aynı zamanda külliye olarak
kullanıldığı biliniyor. Kasım Paşa'nın burada öldürülüp kanının
duvarlarına değdiği düşünüldüğü için de bu isimle anılmaya başlanmış.
Ulu Cami
Mardin tam anlamıyla bir taş
kentidir. Kesme taştan en güzel binaların yapıldığı bu kentimizde yapım tarihi
1176 olan Ulu Cami de görülmesi gereken yerler arasındadır. Cami, kentin
merkezi bir yerinde Zinciriye Medresesi ve Mardin Kalesi'ne yakın olarak inşa
edilmiştir. İçerisinde çok sayıda kitabenin yer aldığı bu camide, kitabelerden
birisinde caminin Diyarbekir meliki 2. İlgazi tarafından yapıldığı yazıyor. Bu
cami de Mardin'deki bir çok yapı gibi Artuklu ve Akkoyunlu uygarlıklarına
tanıklık etmiş ve Timur'un saldırıları karşısında zarar görmüştür. Memlüklüler
ve Osmanlılar zamanında büyük oranda tadilatı yapılan bu cami çarşıya oldukça
yakındır ve Mardin'deki diğer kesme taşlı yapılar gibi geniş bir avluya
sahiptir. Kesme taştan yapılan minaresi ve etrafındaki farklı mimarili
yapılarla oldukça dikkat çeken ve huzur veren bir görünüme sahiptir. Ayrıca
içerisinde yer alan bir Artuklu çeşmesi de küçük havuzu ile birlikte doğumdan
ölüme kadar insan ömrünü temsil edecek şekilde tasarlanmış.
Mardin Evleri
Mardin'e gelen herkes en çok
evlerinden etkileniyor. Kesme taştan yapılan, çok yüksek olmayan ve Mardin
Ovası'nda inci gibi dizilen bu evlerdeki taş işçiliği geçmiş dönemde yaşayan
insanların yaşadıkları yerlere ne kadar özendiğini ve Mardin'de ne denli zengin
bir kültürel miras bulunduğunu yansıtıyor. Her yıl yerli ve yabancı çok sayıda
turist bu evleri görmeye geliyor. Ayrıca akşamları evlerle birlikte Mardin
silueti pek çok görkemli Avrupa kentine taş çıkartacak bir güzelliğe sahiptir.
Bu yüzden kent çoğu zaman Doğu'nun Paris’i ya da incisi olarak da adlandırılıyor.
Midyat Zaz Köyü
Mardin uzun yıllar hatta asırlar
boyu Süryani kültürüne ev sahipliği yapmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi,
Süryanilerin anavatanı Mardin, özellikle Midyat ilçesi olarak kabul ediliyor.
Kentin pek çok köyünde çok sayıda Süryani yaşıyor. Ancak kent siyasi olaylar
nedeniyle sürekli çatışmalar yaşadığı için bazı köyleri boşaltılmış durumda.
1960'lı yıllara kadar kentte daha fazla olan Süryani ailesi sayısı bugün kırk
civarındadır. Bir Süryani köyü olan Zaz köyü de Mardin'deki olumsuz
gelişmelerden etkilenmiş. Bazı yerleri yıkılmış ve harabe görünümü almış, ama
taş binalarla dolu olan köy halen görkemini korumaktadır.
Zaz Köyü'nden Geriye Kalanlar
Zaz köyü pek çok defa çatışmalara
tanık olmuş ve 1994'te boşaltılmış. Boşaltıldıktan sonra köyün mezarlığı dahil
pek çok yeri tahrip edilmiş. Ancak kesme taştan yapılmış evlerinin büyük bir
kısmı yıkılmış olsa da halen birbirinden güzel evlerle dolu olan köye girer
girmez taş sanatının en iyi örneklerini hala görebilirsiniz. Köyde bulunan Mor
Dimet Manastırı'nda halen bir rahip ve rahibe görev yapmaktadır. Köyde bundan
başka bir kısmı zarar görmüş bir kilise de bulunuyor. Hem kilise hem de
manastır köyün yüksek yerlerinde konumlanan iki heybetli taş bina olarak hala
görkemini koruyor. Kilisenin tarihi de altıncı yüzyıla kadar uzanıyor. Kültür
turizmi ve taş mimarisine ilginiz varsa bu eski çağlardan kalmış ve birbirinden
güzel taş binalarla dolu köyü artık gezebiliyorsunuz.
Rabbat Kalesi
Mardin'in Derik ilçesinin
Hisaraltı köyünde bulunan Rabbat Kalesi çok sayıda turistin ziyaret ettiği
yerlerden birisi değildir. Ama tam on dört tane burcu ve dört tane gözetleme
kulesi bulunan bu kale de kesinlikle görülmeye değer taş sanat eserlerinden birisidir.
Yine Artuklu medeniyetinden kalan eserlerden birisi olan kale uzun bir geçmişe
sahiptir. Dikdörtgen biçiminde inşa edilen kalenin biri doğuda birisi de batıda
iki tane kapısı da bulunuyor. Yakın zamana kadar kaderine terk edilen kalenin
restorasyonuna yeni başlanmıştır.
Geluşke Hanı
Mardin'in taş ve tarih kokulu
binaları arasında gezerken farklı bir atmosferin içerisine girdiğiniz
hissedeceksiniz. Size bu havayı daha derinden hissettirecek yerlerden bir
diğeri ise Geluşke Hanı'dır. Bu han 1903 senesinde burada yaşayan bir Süryani
tarafından ticaret ve konaklama merkezi olarak inşa edilmiştir. Bu han 1950 ve
1970 yılları arasında yaklaşık yirmi yıl bir pazar olarak kullanılmış.
1980'lerde kentte yaşanan çatışmalardan sonra bu han da bir süre boşaltılmış ve
uzun bir süre ahır olarak kullanılmıştır. Ancak daha sonra bir girişimci hanın
restorasyonunu yaptırmaya karar vermiş. Ham da şu an çok sayıda kafe, yöresel
yemekleri yiyebileceğiniz pek çok restoran, bir müze, Şadırvan bahçeleri ve köy
dinlenme odaları bulunuyor. Halen şehrin görülmesi gereken en işlek ve en güzel
yerlerinden birisidir.
Kızıltepe Ulu Cami
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde de
Ulu Cami adını alan bir cami daha bulunmaktadır. Bu caminin de kökeni
Artuklular'a kadar uzanır ve klasik bir Artuklu mimarisi örneğidir. Kesme
taşlardan inşa edilen caminin yapımına 12. yüzyılda başlanmış ve 13. yüzyılda
tamamlanmıştır. Yine çatışmalar ve farklı nedenlerle bir süre kendi kaderine
bırakılan bu cami 1960'lı yılların sonunda büyük oranda tamir edilmiş ve tekrar
kullanıma açılmıştır. Camideki işlemeler ve mimari yapının güzelliği her göreni
etkilemektedir. Yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden
birisi olan cami de kesinlikle Mardin'de görülmesi gereken yerlerden
birisidir.
Kırklar Kilisesi
Mardin'in 569 yılına kadar uzanan
tarihi binalarından birisi de Kırklar Kilisesi'dir. Bu kilise de Süryaniler
tarafından Mor Behram olarak tanınan birisi ve onun kız kardeşi Şaro adına
yaptırılmıştır. Kilisenin üç tane giriş kapısındaki ve mihrabındaki taş
işçiliği incelenmeye değerdir. Ahşaptan yapılan mihrap kapılarının ise dört yüz
yıllık bir tarihi olduğu biliniyor. Camide bulunan perdeler kök boyaları ve
basma tekniği ile hazırlanmıştır. Geniş avlusunda ise bir çan kulesi ve divan
bulunur. Divanda bulunan taş işlemeleri de büyüleyici bir görünüme sahiptir.
Kilisenin ismi Hıristiyanlar için çok önemli şehitler olarak kabul edilen kırk
kişiden gelmektedir. Efsaneye göre bu şehitler 3. asırda Roma imparatorlarından
Dokios'n baskısı ile Sivas'a sürülmüş ve burada bir buz göletinde gece
kalmışlardır. Sabaha karşı cenazeleri bulunan kırk kişinin gece üzerilerine bir
ay ışığı indiği ve başlarına taç geçirildiği anlatılır. 1170 yılında şehiterin
cenazeleri kiliseye getirilmiştir ve bu yüzden kilisenin Hıristiyanlar için
anlamı büyüktür.
Mardin'de Neler Yapılır?
Mardin'e yolu düşen herkesin
bilmesi gerekir ki bu şehri gezmek için birden fazla güne ihtiyacınız vardır. Şehrin
genel bir görünümü için Mardin Kalesi'ne çıkıp bir bakabilirsiniz. Kentin en
yüksek yerinde bulunan kaleden Mardin manzarası muhteşem gözükmektedir. Taş
evler ve Süryani kiliselerinin görünümü ile bu şehrin her yeri tarih ve taş
kokar. Taş binalar ve üzerlerindeki işlemeler her göreni etkilemektedir. Mardin
merkezde attığınız turdan sonra uğramanız gereken yerlerden bir diğeri ise
Midyat ilçesidir.
Midyat'ta Gezilecek Yerler
Her yeri tarih ve farklı kültürler
kokan Midyat ilçesini gezmek için de bir gün yeterli olmayabilir. Taş evlerin
arasından ve dar sokaklarından geçerken yine kendinizi bir açık hava
müzesinde gezerken bulabilirsiniz. Deyrulumur Manastırı başta olmak üzere bu
ilçede de birbirinden güzel pek çok Süryani kilisesi ve manastırı
görebilirsiniz. İlçenin çarşısında gezerken gümüşçülerin nasıl çalıştığını
izleyebilir ve kendiniz ya da sevdikleriniz için en güzel gümüş takılardan
satın alabilirsiniz. Antep fıstığı, badem şekeri ve cevizli sucuk gibi
atıştırmalıkların tadına bakmalısınız. Ayrıca tadına bakmanız gereken diğer
ürünler acur ve kavundur. Ayrıca merkezdeki, Kızıltepe, Derik ve Midyat'taki
tarihi binalar dışında Mardin'de görülmesi gereken doğal güzellikler de vardır.
Gurs Vadisi de bunlardan bir tanesidir.
Gurs Vadisi
Mardin'deki saklı cennetlerden bir
tanesi Kızıltepe ilçesinde bulunan Gurs Vadisi'dir. Yemyeşil alanları ve
şelalesi ile bu vadi kesinlikle görülmesi gereken yerlerden birisidir. Biraz
serinlemek ve şelalenin sularının döküldüğü gölette yüzmek isterseniz burasının
büyüleyici ve dinlendirici bir havası olduğunu bilmelisiniz. Dere yatakları ve
birbirinden güzel ve şifalı bitkileri ile zengin bir bitki çeşitliliğine sahip
olan vadide kentte sıcaklığın kırk dereceden fazla olduğu günlerde bile
dinlenebilirsiniz.
Turabdin Platosu
Midyat ilçesindeki doğa
harikalarından bir diğeri ise Turabdin Platosu'dur. Biir kalker platosu olan bu
yer aynı zamanda Tanrı Hizmetkârları Dağı olarak biliniyor. Platoda tam olarak
seksen tane manastır bulunuyor. Milattan sonra dördüncü yüzyıldan beri
burada keşişler yaşıyor ve ibadet ediyor. Bu yüzden Tanrı Hizmetkârları Dağı
olarak da adlandırılıyor. Mardin ve Nusaybin Yolu'nun dokuz km kadar doğu
tarafından bulunan bu platonun önünde Mezopotamya Ovası uzanıyor. Süryaniler
tarafından çok kutsal kabul edilen bu platodaki görülmesi gereken yerlerden
ikisi yukarıda da saydığımız Mor Gabriel Kilisesi ve Zaz Köyü'dür.
Beyazsu Piknik Alanı
Nusaybin'de yer alan Beyazsu
Piknik Alanı, sıcak havalarda dinlenmek, çay ya da kahve içmek veya yemek yemek
için seçebileceğiniz en güzel yerlerden birisi. Midyat ve Nusaybin ilçelerinin
sınırında ye alan bu alana sadece Mardin'den değil her yaz, Diyarbakır ve
Şırnak'tan da çok kişi ziyarete geliyor. Piknik yapma imkanının da olduğu bu
yer yemyeşil bir doğaya ve zengin bir bitki örtüsüne sahip. Mardin'i gezerken
yorulan ve sıcaktan bunalanların kesinlikle görmesi gereken yerlerden
birisidir.
Mardin'e Ne Zaman Gidilir?
Sıcaklardan bahsetmişken hangi
aylarda Mardin'e gidebileceğinizden de bahsedebiliriz. Yaz aylarında yoğun bir
karasal iklimin etkisinde olan kente bahar aylarında gitseniz çok daha güzel olur.
Yazın çok sıcaklardan kışın da kum fırtınalarından etkileneceğiniz kenti gezmek
için en güzel aylar ilkbahar aylarıdır. Birbirinden güzel taş binaları gezmek
için badem ağaçlarının çiçeklendiği zamanı seçmelisiniz. Elinizde fotoğraf
makinenizle dar sokakları dolaşabilir, çocukların ve Mardinlilerin
rehberliğinden faydalanarak güzel bir kent gezisi deneyimi yaşayabilirsiniz.
Süryani köylerini, kilise ve medreseleri gezerken sıkılmanız mümkün değildir.
Şehrin en güzel fotoğraf çekilen yerlerinden birisi Kasımiye Medresesi'nin
kubbesidir. Mor Gabriel Manastırı ve Beyazsu Piknik Alanı'nı görmeden, hatta
Midyat'a uğramadan şehir turunuzu kesinlikle bitirmemelisiniz.
Yöresel Yemekler
Süryaniler ve Ermeniler için çok
önemli bir tarihi merkez olan Mardin mutfağı bu farklı kültürlerden etkilenerek
çok zenginleşmiştir. Kaburga dolması şehrin en ünlü yemeklerinden birisidir.
Kuzu tandır ya da aluciye soslu kuzu yemeğinin tadına da mutlaka bakın. Eski
konakların restorana dönüştürüldüğü farklı mekanlarda birbirinden güzel
yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Eriklerin ve çağlaların da kuzu yemeğine
katıldığı yöresel yemekleri denemeyi de unutmayın. Semmüsek, fıstıklı
kebap, mumbar gibi et yemeklerini de öneririz. Üstüne de mırra kahvesini
denemelisiniz. Şehirde terasa sahip herhangi bir mekanda Mardin'e özel bu
kahveyi içerken Mezopotamya Ovası'nın manzarasının keyfini de yaşayabilirsiniz.
Dilerseniz Süryani şaraplarından birisi de deneyebilir, sevdiklerinize bu
şaraptan hediye edebilirsiniz.
Mardin Gece Hayatı
Farklı kültürler ve dinler için
çok büyük bir öneme sahip olan Mardin kentinde gece hayatının çok hareketli
olduğu söylenemez. Akşamları dışarı çıkmak isterseniz türkü barları ya da canlı
müzik yapan yerleri seçebilirsiniz. Şehrin tek diskosu da otantik ortamı ve
farklı havasıyla gençleri ağırlamaktadır. Eski konaklardan dönüştürülmüş olan
ve içeri girdiğiniz anda sizi farklı bir atmosfere davet eden barlardan birinde
Mardin yöresinin türkülerini dinleyerek keyifli bir akşam geçirebilirsiniz.
Sıra Geceleri
Sıra gecesi deyince ülkemizdeki
akla gelen ilk kent Urfa'dır. Aynı zamanda Mardin'e çok yakın olan Urfa dışında
sıra geceleri yapılan bir diğer kent ise Mardin'dir. Tarihi bir mekanda hem
sıra gecesine katılıp hem de güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Genel
olarak Cuma ve Cumartesi geceleri düzenlenen sıra gecelerinde farklı bir
eğlence imkânından yararlanabilirsiniz. Kentin bazı mekanlarında kendinizi
Ortaçağ'da ve haşmetli bir binada hissedebilirsiniz. Aynı zamanda fasıl
dinleyebileceğiniz yerler de bulabilirsiniz. Sıcak şarap, Süryani şarabı ya da
kahve içip keyfinize bakabileceğiniz güzel mekanları da vardır. Hem yöresel
yemekler, hem birbirinden güzel canlı müzikler bulmak, hem de bambaşka bir
atmosferde güzel bir akşam geçirmek için Mardin'de çok güzel yerler mekanlar
bulunuyor.
Mardin Festivalleri
Şehre gelmişken yeni bir deneyim
yaşamak ve bir festivale katılmak da isteyebilirsiniz. Artuklu ilçesinde Eylül
aylarında düzenlenen Uluslararası Sirk Festivali, hem birbirinden eğlenceli sirk
gösterileri, hem de yüzleri boyalı çocuklar ve palyaçoları birlikte görebileceğiniz
bir yerdir. Mardin en gül, badem ve kirazların yetiştirildiği illerimizden
birisidir. Kentte düzenlenen Kiraz Festivali de yaz aylarında düzenleniyor. Bu
festivalde hem yörede yetişen en güzel kirazlar seçiliyor, hem de tiyatro ve
müzik gösterileri yapılıyor. Mardin'de her Ekim ayında uluslararası bir
sinema festivali de düzenleniyor. Film gösterilerinin yanı sıra ünlü yönetmen
ve oyuncuların katılımı ile yapılan bu festivalde sinemaseverler keyifli
vakit geçirebilir.
Bienal ve Şenlikler
Mardin sanat ve sanatçılar
açısından da önemli bir merkez. Kentte her sene düzenlenen Mardin Bienali ise
çok sayıda katılımcı ile yapılıyor. Her yıl festival için özel bir tema
belirleniyor. Bu temaya uygun olarak çeşitli sanatçılar eserlerini sergiliyor.
Üzüm de Mardin için önemli ve bu kenti temsil eden meyvelerden birisidir. Şarap
yapımı için önemli olan bu meyve aynı zamanda Mardin'e özel Harire tatlısının
da ana maddesi. Üzümden ve undan yapılan bu tatlı için de her yıl bir şenlik
düzenleniyor. Harire Şenliği'nde Mardin yöresinin en güzel oyunları da
sergileniyor. Mardin'de hasat zamanının başlamasını temsil eden Bilali
Şenlikleri de düzenleniyor. Artuklu ilçesindeki Alımlı köyünde yapılan bu
şenlikte piknik yapılabilir ve uçurtma uçurulabilir. Festivalin tarihi her yıl
farklı bir ayda yapıldığı için katılmak isteyenler o yılki zamanı gözden
geçirmelidir.
Dinler Tarihi Açısından Mardin
Eğer iş için ya da özel bir amaç
için Mardin'i gezecekseniz ve kısa bir zamanınız varsa önce kent merkezindeki
sonra da Midyat ilçesinde manastır ve kiliseleri görmenizi öneririz. Ancak
dinle tarihi ve Süryani araştırmaları merakınız varsa Mardin için en az bir
hafta ayırmanız gerekiyor. Mardin Ermeniler ve Süryaniler için çok önemli bir
dini merkezdir. Kentin Hıristiyanlık dini için çok önemli bir yeri vardır.
Ayrıca taş binalar ve kesme taş mimarisi ilginizi çekiyorsa kenti mutlaka
görmeniz ve dolaşmak ve binaları incelemek için en az bir hafta ayırmanız gerekiyor.
Sadece tarihi kentleri amatör bir merakla gezmeyi sevenler için de kısa bir
Mardin gezisi en iyi seçeneklerden birisidir. Ülkemizde farklı bir havası ve
atmosferi olan bir kentte yeni bir gezi deneyimi yaşamak isterseniz de aklınıza
gelen ilk yerlerden birisi Mardin olsun.
Mardin Tarihi
Mardin yaklaşık olarak üç bin
yaşında olan bir kentimizdir. Yukarı Mezopotamya'da bulunduğu için ve İpek Yolu
üzerinde olduğu için tarih araştırmaları ve kültür turizmi açısından çok önemli
bir yerdir. Bu kentin tarihi Paleolitik Çağ'a kadar uzanır. Aynı zamanda
Kalkolitik Çağ'a ve Cilalı Taş Devri'ne ait izler de bulunan bir yerdir. Kentin
Tunç ve Demir Çağı'na tanıklığına ettiğine dair kalıntılar da vardır. Bölgeyi
ele geçiren isimlerden birisi İskender, diğerleri ise Sasaniler ve Persler'dir.
Romalılar ve Bizanslılar da bu kent için İran'la mücadele içerisine girmiştir.
Şehirde iz bırakanlar arasında Artuklular, Anadolu Selçukluları, Eyyubiler,
Akkoyunlu ve Karakoyunlular ve İlhanlılar da bulunmaktadır. Her bir imparatorluk
ve medeniyet bu kentte birbirinden güzel sanat eserler bırakmıştır. Ancak
şehrin genel mimarisini ve kültürünü belirleyen uygarlıklar Süryaniler'dir.
Mardin Nasıl Gezilir?
Mardin'e havayolu ile geldiyseniz
şehri gezmek için minibüslerle merkeze gelebilirsiniz. Minibüsler şehri gezmek
için de ilk tercihiniz içerisinde olsun. Otobüs ya da minibüsler Mardin'i
gezmek için en iyi seçenektir. Kendi özel arabanızla gezmeyi de tercih
edebilirsiniz. Ancak kent, daha çok yürümek için düzenlenmiş gibidir. Çok fazla
sayıda otopark yoktur. Kent, dar sokaklar ve taş binalardan oluştuğu için
yürümek de en güzel seçeneklerden birisidir. Mutlaka yanınızda fotoğraf
makinesi bulundurmalısınız. Gezerken birçok yerde fotoğraf çekmek
isteyeceğinizden eminiz. Mardin, dinlenmek, huzur bulmak ve farklı bir tarihi
çağda hissetmek için gezilmesi gereken bir yerdir. Hızdan ve stresten uzak ve
güzel bir tatil yapmak için ideal bir yerdir.
Mardin'de Alışveriş
Gezerken biraz alışveriş yapmayı
ve sevdiklerinize hediyeler götürmeyi de isteyebilirsiniz. Sabun biriktirmeyi
ve farklı kokulu sabunları sevenler için yöreye has Bıttım sabununu denemeyi
önerebiliriz. Bu sabun hem saç hem de cilt sağlığı için önemlidir ve Menengiç
ağacının meyvelerinden yapılır. Lekeli ya da dağlı leblebi olarak adlandırılan
Mardin leblebisi de yöreye özel ürünlerden bir diğeridir. Mardin'in en güzel
tatllarından birisi ise mavi baden şekeridir. Kahvenin yanında çok iyi giden bu
şekerlerden hem kendinize hem sevdiklerinize bol bol alabilirsiniz. Ayrıca bu
şekerlerin farklı çeşitlerini denemek isteyenler için tarçınlı ve damla sakızlı
olanları da tavsiye ederiz. Peksimet ekmeği ve cevizli sucuk da Mardin'i
gezerken satın alabileceğini yöreye özel iki üründür.
Mardin ve Gümüş İşçiliği
Yukarıda bahsi geçen gümüşçülük de
Mardin'i singeleyen şeylerden birisidir. Mardin'li gümüş ustaları maharetleriyle
ve birbirinden güzel takıları ile ünlüdür. İşçiliği ile büyüleyen birbirinden
güzel kolye küpe ve yüzüklere mutlaka bakmalısınız. Hem kendiniz hem de hediye
etmek için çok farklı ve otantik takılar bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
Bakır kahve fincanları, şekerlikler, tepsiler de Mardin'den satın alınması
gereken şeylerden birisidir. Mardin'e gelenlerin sevdiklerine götürdükleri bir
diğer hediye ise takunyalardır.
Mardin Çarşıları
Mardin'de hem gezmek hem de
alışveriş yapmak için pek çok çarşı bulunur. Taş yapılar arasında gezinip huzur
bulmak ve bir şeyler almak için Mardin çok güzel seçenekler sunar. Tellalar
Çarşısı, Kayseriye, Ayakkabıcılar ve Bakırcılar Çarşısı da gezebileceğiniz ve
güzel şeyler bulabileceğiniz çarşılardır. Bedestenler ve çarşılar Mardin'deki
yöresel ürünleri bulabileceğiniz özel yerlerdir. Ama dilerseniz modern AVM'leri
de gezebilirsiniz.
Mardin Kaç Günde Gezilir?
Mardin'e hangi amaçla geldiğinize
bağlı olarak gezme süresi değişebilir. Ama önerimiz niçin gelmiş olduğunuza
bakmadan rahat rahat bir kaç gün bu kenti görmek için ayırmanızdır. Çünkü hemen
içinden çıkmak istemeyeceğiniz bir ildir. Uzun uzun dar sokaklarda gezmek, taş
evlerin fotoğrafını çekmek için bir günden fazlası gereklidir. Ayrıca şehrin
havasını koklamak ve ruhunu hissetmek için de acele etmeyin. En az bir hafta
kalacak şekilde tatilinizi düzenlemeye çalışın. Midyat ve Kızıltepe gibi
ilçeleri de içerisine katacağınız bir program yapın ve keyfinize bakın.
Neden Mardin'e Gitmelisiniz?
Mardin farklı amaçlar için
gezilebilecek bir yerdir. Ama daha çok tarihi mekanları için ve kutsal kabul
edilen yerleri için önemlidir. Yine de en çok Ortaçağ'dan kalma farklı bir atmosferi
hissetmek ve daha önce görmediğiniz incelikte taş işçiliği örnekleri için
görülmesi gereken bir yerdir. Görmediyseniz ve gezmeyi seviyorsanız mutlaka
ziyaret etmeniz gereken bir kenttir. Ülkemizin dinler tarihi açısından en
önemli kentlerinden birisidir. Yüzyıllarca bu kentte farklı dine mensup olanlar
bir arada yaşamıştır. Bu yüzden yörede bulunanlar hoşgörülü ve yardımseverdir.
Gezerken her türlü konuda yardım alabilir ve güzel vakit
geçirebilirsiniz.